Fiyata Dahil Hizmetler
- TÜM ULAŞIMLAR
- 3* OTEL DE KONAKLAMA
- 1 AKŞAM YEMEĞİ
- 1 SABAH KAHVALTISI
- REHBERLİK
- SEYAHAT SAĞLIK SİGORTASI
Fiyata Dahil Olmayan Hizmetler
- ÖRENYERİ VE MÜZE GİRİŞLERİ
- KIRMIZI SU VE KLEOPATRA HAVUZ ÜCRETLERİ (32 ŞER LİRA)
- EXTRA HARCAMALAR
- YEMEKLERDE ALINAN İÇECEKLER
- YOLDA ALINAN SABAH KAHVALTISI VE ÖĞLE YEMEKLERİ
Kalkış Yerleri Notlar
Efes (İzmir)
Dünya Miras Listesine alınan “Efes” Dünya Miras alanı; Çukuriçi Höyük, Ayasuluk Tepesi (Selçuk Kalesi, St. John Bazilikası, İsa Bey Hamamı, İsa Bey Camii, Artemision), Efes Antik Kenti ve Meryem Ana Evi olmak üzere dört bileşenden oluşmaktadır.
Antik dönemin en önemli merkezlerinden biri olan Efes, tarih öncesi dönemden başlayarak Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı dönemleri boyunca yaklaşık 9000 yıl kesintisiz yerleşim görmüş ve tarihinin tüm aşamalarında çok önemli bir liman kenti ve kültürel ve ticari merkez olmuştur.
Helenistik ve Roma Döneminin üstün kentleşme, mimarlık ve dini tarihine ışık tutan simgeleri barındıran Efes’te farklı dönemlere ait en üstün mimari ve kent planlama örnekleri bulunmaktadır. M. Ö. 8. yüzyıla tarihlenen ve Antik dönemin yedi harikasından biri olarak ünlenen kült merkezi Artemision, Hz. Meryem’in İsa’nın annesi olarak kabul ve ilan edildiği 431 tarihli Ekümenik Konsülün gerçekleştiği yer olan Meryem Kilisesi, İsa’nın havarilerinden biri olan ve Yahya İncili’ni Efes’te yazan St. John’ın mezarı üzerine inşa edilen Bazilika gibi Erken Hristiyanlık dönemine şahitlik eden benzersiz eserleri, günümüzde Hristiyanlar tarafından hac mekanı olarak kabul edilen Meryem Ana Evi ve Beylikler döneminde inşa edilen İslam yapıları ile Efes aynı zamanda dini tarih açısından da bugün hala ayakta olan benzersiz bir birikim sunmaktadır.
Şirince Köyü, İzmir
Zeytin ağaçlarıyla çevrili yemyeşil tepelerin arasına kurulan Şirince Köyü, İzmir’de gezilecek yerler denildiğinde ilk akla gelen yerlerden. Özgün tarihi mimarisini koruyan köy, Türkiye‘nin dört bir yanından binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.
Günümüzden yüzyıllar önce nüfusu 2 bine ulaşmayan bir Rum köyü olan Şirince, mübadele ile birlikte Rumeli’den gelen Türklere kapılarını açtı. Mübadele dönemine kadar bağcılık, şarap üretimi ve zeytincilikle geçinen köy, yeni sakinlerinin tütün geçmişine sahip olması nedeniyle bu üretimine bir süre ara vermek zorunda kalmış.
Ege Bölgesi’nde en çok ziyaret edilen köylerden birine dönüşen Şirince, bu ilgi nedeniyle tarıma dayalı ekolojik üretim konusunda bir hayli yol almış durumda. Üzüm ve zeytinciliğin yanında, şeftali, incir, elma ve ceviz üretimi de geçim kaynakları arasında.
Özgün adı olan Kırkınca’nın efsanevi bir çağda dağlara vuran kırk kişiye atfen verildiği rivayet ediliyor. Rum telaffuzunda Kirkice, Kirkince ve Çirkince gibi biçimler alan bu ad, dönemin İzmir valisi Kazım Dirik’in talimatıyla Şirince şeklinde değiştirilmiş.
Efes Antik Kenti, Meryemana ve Kuşadası gibi yoğun ilgi gören turistik merkezlere yakın olması nedeniyle köy yılın her dönemi turistik rotalara dahil ediliyor.
Şirince, adına yakışır şekilde yemyeşil ve doğallığını yitirmemiş bir yer. Sit alanı ilan edilmiş köy mimari dokusu, eskisine sadık kalınarak korunmuş. Bütün evleri iki katlı olan Şirince, uzaktan yemyeşil bir doğa içerisinde adeta bir tablo gibi görünen konaklarıyla büyülüyor. Şirince’nin taş döşeli dar sokaklarında, eski evlerin arasında yürümek son derece keyifli. Sokaklarda gezerken tarihte zaman yolculuğu çıkılmış gibi hissediliyor.
Şirince Gezilecek Yerler
Şirince demek Şirince çarşısı demek. Kıyafetten şaraba, sabundan cam işlerine kadar çok çeşitli ürünler ve nadide el sanatları ürünleri ziyaretçilere sunuluyor. Şirince’nin hemen hemen bütün sokaklarında el yapımı ürünleri tezgahlarda görmek mümkün. Şirince’ye gelip de bir, bu şirin köyden bir şeyler almadan dönmek biraz zor.
Çeşmeli bir avlu içinde yer alan St John Baptist Kilisesi, Şirince gezilecek yerler arasında. Eskiden harabeydi, Kültür Bakanlığı restore ettikten sonra nefis bir yer haline dönüştü. Ortasında Meryem Ana heykeli bulunan küçük havuza, ziyarete gelenler tarafından dilek dilenerek madeni para atılıyor. Ayrıca hemen oradaki kafede bir şeyler içilip şahane Şirince fotoğrafları çekilebilir.
Selçuk‘taki UNESCO Dünya Mirası Efes Antik Kenti, Selçuk Müzesi, St. Jean Bazilikası, Meryem Ana Evi, Artemis Tapınağı da Şirince gezisi yaparken görülecek yerler arasına alabilirsiniz.
Köyün sakinleri son derece sıcak ve içten. Köyde çok sayıdaki ev restore edilerek pansiyon ve restorana dönüştürülmüş. Şirince sokaklarında gözlemeden çöp şişe, yerel ot mezelerinden şirince köfteye kadar geniş bir yelpazede lezzetli yiyecekler ziyaretçilere sunuluyor.
Buranın dağlarında yetişen otlarıyla yapılmış mezeleri çok ünlü. Efe kebap, çökertme, keşkek ya da saç kavurma Şirince’de en çok tercih edilen yemekler arasında yer alıyor.
Yöresel takılar, eşarplar, tahta oyma eşyalar her gün köylüler tarafından sokak tezgahlarında satışa sunuluyor. Meyve şarabı satan birçok dükkan var. Üreticiler, suyu çıkabilen her meyvenin şarabını yaptıklarını söylüyorlar.
-
Pamukkale Travertenleri
-
Traverten çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır. Pamukkale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar geniş bir bölgeyi etkilemiştir. Bu bölgede sıcaklıkları 35-100 C arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmaktadır. Pamukkale termal kaynağı, bölgesel potansiyel içindeki bir ünitedir. Kaynak, antik dönemlerden beri kullanılmaktadır.
Termal su kaynaktan çıktıktan sonra, 320 m uzunluğunda bir kanal ile traverten başına gelmekte ve buradan, 60-70 m.lik kısmi çökelmenin olduğu traverten katlarına dökülmekte ve ortalama 240-300 m. yol kat etmektedir.
Kaynaktan çıkan 35.6 0C sıcaklığında, içinde yüksek miktarda Kalsiyum Hidrokarbonat bulunan suyun havadaki oksijen ile olan teması sırasında Karbondioksit ve Karbon monoksit uçarak kalsiyum karbonat çökelmekte ve traverten oluşumuna sebep olmaktadır. Çökelti ilk etapta jel halindedir. Reaksiyon kimyasal olarak; Ca(HCO3)+O2 CaCO+CO2+CO+H2O şeklindedir. Kat kat havuzcuklarında ve kat kat seddelerinde, çökelmekte olan kalsiyum karbonat, başlangıçta yumuşak bir jel halindedir.
-
Zaman içinde sertleşmekte ve traverten olmaktadır. Ancak ziyaretçiler tarafından katlar üzerinde gezilmesi ve oynanması, henüz yumuşacık haldeki kalsiyum karbonatların ezilmesine, dağılmasına neden olmaktadır. Travertenlere termal su kontrollü olarak belirli bir program dahilinde verilmektedir. Fazla miktarda ve uzun süre aynı yere akıtılan su yosunlaşmaya ve dolayısıyla travertenlerde hoş olmayan kirliliğe sebep olmaktadır. Beyazlığın oluşumunda, hava şartları, ısı kaybı, akışın yayılımı ve süresi etkilidir. Çökelme, termal sudaki karbondioksitin havadaki karbondioksit dengeye gelinceye kadar devam etmektedir
Yerinde yapılan analizlerde, kaynak başındaki suyun karbondioksit miktarı ortalama 725mg/1 iken, suyun travertenleri terk ettiğinde bu miktar 145mg/1'e düşmektedir. Keza kalsiyum bikarbonat da benzer şekilde 1200 mg/1'den 400 mg/1'e düşmektedir. Keza Ca 576/8mg/1'e düşmektedir. Bu analiz sonucuna göre, 1lt. sudan traverten üzerine 499.9mg. CaCO 3 çökelmektedir. Bu miktar 1 1/sn. su için günde 43191g. Çökelme demektir. Ortalama yoğunluğu 1.48g/cm 3 alan kaplar. Suyun ortalama debisi 466.21/sn. olduğuna göre 13584m 2 alan beyazlatılabilecektir. Pratikte bu şartları yerine getirmek güçtür. Ancak bu teorik yaklaşıma göre yılda 1mm. kalınlığında 4.9km 2 alan beyazlatılabilir.
İptal Şartları |